Aşağıdaki iki eserim Trabzon'da Atatürk Köşkü önündeki TUĞANA GÜMÜŞ bahçesinde sergilenmektedir. 15.12.2013 günü onlarla birlikte alınmış resimler aşağıdadır:
15 Aralık 2013 Pazar
6 Aralık 2013 Cuma
15 Kasım 2013 Cuma
BAKIRCI ALİ ÇAVUŞ'TAN BARAK OBAMA'YA
Anadolu insanında öyle bir enerji ve öylesine bir güç var ki bunu başka bir toplulukta görmeniz asla mümkün değildir. Sakinliği ve sıcaklığı, tevazu ve misafirperverliği, hareketliliği, çalışkanlığı ve cesareti, insanımızın ortak özelliğidir. Yiğittir, mert ve cesurdur. Ve sanki başı göğe değer gibi dik ve mağrurdur. Ancak bir o kadar da alçak gönüllü, cefakar ve fedakardır.
İşte bu çerçeveden baktığımızda Anadolu insanının pek çok özellikleri ile birlikte Karadeniz'in tipik, farklı kimyasını da şahsında toplayan Bakırcı Ali Çavuş, benim Karadeniz bölgesinde, Trabzon'da tanıdığım hiç mayası bozulmamış, yiğit, mert, çalışkan, mücadeleci, vatansever bir Osmanlı torunudur.
Artık nesli tükenmekte olan bakırcılık sanatında ömrünü nerede ise tüketmiş, çalışkan ve mesleğinin aşığı olan Bakırcı Ali Çavuş mücadeleden asla vazgeçmeyen kişiliği ile gözünü hep ötelere dikmiş, daima ileriye bakmış, meslekte ve sanatta azla yetinmemiş, sürekli iyinin, daha iyinin ve daha güzelin peşinde olmuştur.
Dünyanın bir süper gücü vardır son yüzyılda dünyanın kaderini elinde tutan. Bu devlet Amerika'dır. Amerika'nın son devlet başkanı ise Barak Obama'dır. Barak Obama başkan seçilir seçilmez "dünya barışı"na dair mesajlar vermeye başlar. Her ne kadar Amerikalının ayak bastığı coğrafyadan kan ve gözyaşı eksik olmuyorsa da bir barış türküsüdür söylenmektedir dünya gündeminde. Dünyanın değişik güçleri ve Barak Obama barışla ilgili nutuklar atar da Bakırcı Ali Çavuş durur mu? Bakırcı Ali Çavuş'un da söyleyecek bir çift sözü vardır dünyanın en güçlü insanı Barak Obama'ya ve dünyaya. Alır eline tarihin en anlamlı madenlerinden birisi olan bakırı, başlar dövmeye. Döve döve bakırı öyle bir hale getirir ki -ne demeliyim, nasıl ifade etmeliyim bilemedim....- "görmek lazım". Evet görmek lazım. Bakırcı Ali Çavuş milleti adına, çalışkan ve adeta başı göğe değen bir yayla insanı olarak dünyanın en büyük çay demliğini bakırı döve döve, biçimlendirerek yapar ve gür sesi ile haykırır Amerika Devlet Başkanı, dünyanın en güçlü kişisi Barak Obama'ya. Adeta meydan okurcasına kükrer: "Sayın Barak Obama! Sen dünyaya barış getireceğim diyorsun, ve barış mesajları verip duruyorsun. Amerika'da barışın çubuğunu tüttüren kızılderilileri yok ettiniz, artık barış çubuğu tüttürecek kızılderililer yok. Ama biz Anadolu insanı olarak barışın sohbetini ve muhabbetini, yemyeşil çay bahçelerimizden topladığımız buram buram kokan çay yapraklarımızla, sımsıcak demlediğimiz çaylarımızı içerken yaparız. Madem ki büyük devletin büyük lideriyim diyorsun, işte sana dünyanın en büyük demliği, barış adına bir mesaj olarak bu demliği Beyaz Saray'ın bahçesine koy ve de ki; benim tüm dünyaya, barış adına içirecek bir yudum çayım da var, işte dünyanın en büyük demliği:
"DÜNYA BARIŞ DEMLİĞİ"
Bu mağrur ve gür ses Trabzonlu Bakırcı Ali Çavuş'un sesidir. Ben kendi adıma böyle sanatkar, çalışkan, cesur ve yiğit bir insanı tanıdığım için çok mutluyum. Selam Bakırcı Ali Çavuş'a, selam Anadolumun yiğit, fedakar ve asil insanlarına. İyi ki varsınız. Bu millet, sizlerle, kanınızla canınızla, terinizle, emeğinizle ve tertemiz neslinizle var olmaya devam edecek ve ölümsüzleşecektir. Sizlerle aynı coğrafyaya ve aynı millete ve aynı inanca sahip olmak şerefi bana yeter.
Halil İbrahim GÜNCAN
Trabzon 2.Noteri
ALİ SULTAN - KIZIL DELİ SULTAN'DAN BAKIRCI ALİ ÇAVUŞ'A
Seyyid Ali Sultan, Kızıl
Deli Sultan olarak da bilinir. Yıldırım Bayezid döneminde Horasan'dan Anadolu'ya
geçerek Rumeli'nin fethine
katıldı. Edirne, Dimetoka (bugün
Dhidhimóteihon) ve yöresinin alınmasında yararlıklar gösterdi. Dimetoka'da bulunan tekkesi Bektaşiliğin en önemli tekkelerinden biridir.
Kahramanlık ve efsanelerle dolu yaşamına ilişkin öyküler Vilayetname-i Seyyid Ali Sultan adlı yapıtta toplanmıştır. Bu kitapta
anlatılanlara göre Seyyid Rüstem Gazi adındaki bir alperenle birlikte Rumeli'yi fetheden Seyyid Ali
Sultan, Müslümanlaştırma ya da haraca bağlama yoluyla bütün
yöre halkına boyun eğdirir. Dimetoka'yı aldıktan sonra bir zaviye açarak buraya
yerleşir. Bütün bu savaşçı veliler gibi tahta kılıçla savaşır, üstesinden
gelemediği güçlükleri kerametler yoluyla ortadan kaldırır. Rivayete göre
Dimetoka kuşatmasından kenti bir türlü ele geçiremeyince, kerametiyle kalenin
üzerine yağmur gibi ateş yağdırır ve çaresiz kalan kale sakinleri teslim olmak
zorunda kalır. Doğumu 710 ve
ölümü 805(1310-1402)’dir diye kaydı vardır. Yatırı
DİMETOKA’da kendi adıyla anılan KIZILDELİ IRMAĞI kıyısındadır “Miladi 1397 yılında Dimetoka’da
dergah yaptırmış, canlar uyandırmıştır. Orada Hakk’a
yürümüş ve bu dergahta sırlanmıştır. Dergah, Kızıldeli Irmağı kenarında güzel
bir tepe üzerinde kurulmuştur. Bu ırmağın adından dolayı Kızıldeli lakabıyla
anılmaktadır. Balım Sultan’ın babası Mürsel Baba da Dimetoka’ya bu dostunun
yanına gitmiş, orada kendi adına bir zaviye kurmuş ve burada post-nişin
olmuştur. Seyyid Ali Sultan’ın isteği üzerine evlenmiş, bu evlilikten Balım
Sultan (Hacı Bektaş Veli’den sonraki en değerli pirlerindendir Bektaşiliğin
kurallarını derleyen kişidir) doğmuştur. Ahmet Hamdi Zeza Paşa’nın Arapça
kitabında (s. 50) da adı “Hızır Lale Seyyid Ali Sultan” olarak yazılı olup
resmin altında Seyyid Hüseyin Ata oğlu Seyyid Ali Sultan’dır. Hızır Lale diye
lakablandırılmıştır. Hacı
Bektaş Veli vefat edince Seyyid Ali Sultan Pir Evi’nde post-nişin (postta
oturan, tekkenin şeyhi olan kimse) olmuş, Rumeli fütuhatına katılmak için
padişah kuvvetlerine katılmış, yerine Habib Emirci’yi bırakmış akınlara
girmişti. Sonraları Timur ortalığı karıştırınca Pir Evi’ni kapatmıştı. Seyyid
Ali Sultan Dimetoka’da Kızıldeli ırmağı kenarındaki dergahında Hakk’a yürümüş,
yerine Yağ Bali Baba geçmiştir. Onun vefatıyla da Balım Sultan post-nişin
olmuştur. Bir söylentiye göre, düşünde Hz. Muhammed’den buyruk alarak Hacı
Bektaş Veli’ye gelen 40 kahramandan birisidir. Hacı Bektaş Veli de Orhan
Gazi’ye yollamış ve Rumeli fethinde bunlar çok yararlık göstermişlerdir. Bu 40
kahramandan Seyyid Ali Sultan komutan; Emir Sultan bayraktar, Seyyid Rüstem
Gazi kadıasker ve Abdüsamed imamlık ederler. Bunlar Orhan Gâzi tarafından saygı
ile karşılanmışlardır. Rumeli’nin fethinde çok büyük katkıları olmuş, oralarda
açılan dergâhlarla insanların gönüllerini fethetmişlerdir. Rumeli’nin fethinde
ve Türkleştirilmesinde öncülük etmiş Gazi Derviştir ,Seyyid Ali Sultan
ERENLERDENDİR dost meçlisinde. İsmail Bıçakçı masalsı bir hikayeyle anlatır
kitabında Seyyid Ali Sultan’ın ermişliğini: Rumeli fethine çıkılacağı zaman
Şehzade Süleyman Paşa yiğitlerini toplamıştır.Orduya katılmak isteyen Seyyid
Ali Sultan’a çok genç olduğu söylenerek ordudan dışlanmıştır.Sefere çıkan
ordunun peşini bir türlü bırakmayan Seyyid Ali Sultan Çanakkale boğazına kadar
orduyla beraber gelmiş tam Rumeli’ye geçecekleri noktada mola vermişlerdir,gece
olunca ordunun yakınlarında herkesle beraber uykuya dalan Seyyid Ali Sultan
sabah uyanınca ordunun kayıklara binmiş ve denize açılmış olduğunu görür. Onu
orada bırakan arkadaşları birazda muziplik olsun diye gülerek eğlenmektedirler,
Arkalarından denize doğru koşmaya başlayan Seyyid Ali Sultan sanki karada koşar
gibi denizin üzerinde batmadan koşarak kayıklara yetişmiştir. İşte Rumeli’nin
tarihinde çok büyük yeri olan bu kişi, Rumeli erenlerinden(KIZILDELİ) SEYYİD
ALİ SULTAN’dır. Tekkesi Dimetoka’nın Ruşenler köyüne 4 ila 5 km mesafededir.
Buraları aynı zamanda ilk Türk yerleşim bölgesidir. Tekkesi, türbesi
,misafirhanesi, salhanesi, üç aşhanesi, üç çeşmelik bir abdesthanesi, mescidi
ve mezarlığıyla görülmesi gereken ayakta kalmış ve hizmet vermeye devam eden
örnek bir Osmanlı tekkesidir. Hıdrellez sonrası Batı Trakya ve Dünya’nın
çeşitli ülkelerinden gelen misafirler 600 yıllık bir geleneğe katılmak için
Seçek yaylası’nda toplanarak, burada üç gün süren şenliklere katılır. Düzenlenen
şenliklerde, pehlivanlar güreş tutar, kurbanlar kesilir, yenilir, kutlamalar yapılır. Batı Trakya’nın en önemli kültürel
etkinliklerindendir. 600 yıldır ayakta kalmayı başaran bu tekke 1997’de kurulan
SEÇEK AZINLIK EĞİTİM VE KÜLTÜR DERNEĞİ’nin başarılı çalışmaları sayesinde,
bugün yıllar önceki değerini tekrar bulmuş ve Batı Trakya Türk kültürünü
Dünya’ya tanıtan en önemli kültürel etkinliklerden biri haline gelmiştir.
İşte bir hurda satışı sırasında elime
geçen aşağıda resimleri olan ibrik yukarıda kısaca hayatı anlatılan ALİ SULTAN
diğer adıyla KIZILDELİ SULTAN’a ait olduğu kuvvetle muhtemeldir. Çünkü
resimlerden de görüleceği üzere hem kulpunun sağ ve solunda hem de ön tarafında sağlı sollu olmak üzere dört adet damga vardır. Ve bu damgaların dördü de aynı olup “SULTAN ALİ” yazmaktadır. Dolayısı ile ibrik muhtemelen ortalama 600 yıllık bir ibriktir:
25 Ekim 2013 Cuma
8 Ekim 2013 Salı
30 Eylül 2013 Pazartesi
14 Eylül 2013 Cumartesi
YILDIZLAR GEÇİDİ
YILDIZLAR GEÇİDİ
BİR SALEP KAZANI
KANUNİ İBRİĞİ
Kanuni Sultan Süleyman; 27 Nisan 1495 günü, babası Yavuz Sultan Selim’in vali olarak bulunduğu Trabzon’da bugün Kanuni Evi'nin de bulunduğu Ortahisar'da Kanuni Mahallesinde doğdu. 1520 yılında tahta çıktı ve en uzun süre saltanat süren Osmanlı padişahı oldu. Kanûnî’nin tahtta kaldığı 46 yıl içinde Osmanlı İmparatorluğu en yüksek noktasına ulaştı. Kanûnî, torununun oğlunu gördükten sonra 7 Eylül 1566′da Zigetvar savaşı sırasında harp meydanındaki otağında öldü.
Kanuni Sultan Süleyman; Alman İmparatoru Şarlken ile 24 Şubat 1525’de yaptığı Pavye Savaşı'nda yenilerek esir düşen Fransa Kralı Fransuva’nın annesi Düşes Dangolen’in yardım talebine cevaben Ocak-1526 tarihinde yazdığı mektupta diyordu ki:
“Ben ki sultanlar sultanı, hakanlar hakanı, hükümdarlara taç veren Allah’ın yeryüzündeki gölgesi, Akdeniz’in, Karadeniz’in, Rumeli’nin, Anadolu’nun, Azerbaycan’ın, Şam’ın, Halep’in, Mısır’ın, Mekke ve Medine’nin, Kudüs’ün, bütün Arap diyarının, Yemen’in ve nice memleketlerin sultanı ve padişahıSultan Bayezid Han oğlu Sultan Selim Han oğlu Sultan Süleyman Han’ım.
Sen ki Fransa vilayetinin Kralı Fransuva’sın. Hükümdarların sığındığı kapıma elçinizle mektup gönderip, ülkenizi düşman istila edip, şu anda hapiste olduğunuzu bildirip, kurtuluşunuz konusunda bizden yardım talep ediyorsunuz. Söylediğiniz her şey dünyayı idare eden tahtımızın ayaklarına arz olunmuştur. Her şeyden haberdar oldum. Yenilmek ve hapsolunmak hayret edilecek bir şey değildir. Gönlünüzü hoştutup üzülmeyesiniz. Böyle bir durumda atalarımız düşmanları mağlup etmek ve ülkeler fethetmek için seferden geri kalmamışlardır. Biz de atalarımızın yolundayız ve daima memleketler ve alınmaz kaleler fethetmekteyiz. Gece gündüz daima atımız eyerlenmiş ve kılıcımız belimize kuşatılmıştır. Yüce Allah hayırlara bağışlasın. Allah’ın istediği ne ise olur. Bundan başka haberleri gönderdiğiniz adamınızdan öğrenesiniz. Böyle biliniz.”
Trabzon'da bugünkü Kanuni Mahallesinde doğan Kanuni Sultan Süleyman ile aynı mahallede 1959 da dünyaya gelen Bakırcı Ali Çavuş atası Sultan Süleyman'a olan vefa borcunu ödemek için gördüğünüz belki de dünyanın en büyük ve zarif bakır ibriğini dövme bakırdan tamamen el işi ve işçiliği ile imal etmiş, üzerine büyük sultanın portresini de işlemiş ve büyük hükümdar, cihan padişahı Kanuni Sultan Süleyman Han'a ithaf etmiştir.
HÜRREM SULTAN İBRİĞİ
SALEP KAZANI
DÜNYA BARIŞ DEMLİĞİ
KANUNİ İBRİĞİ
EYOF DEMLİĞİ
Ben bir demliğim!
Benimle insanlar çay demler, çay içer, keyif alırlar.
Güzel şeyler düşünür, konuşurlar.
Dostlukları tazelenir.
Paylaşmanın ve sohbetin ve muhabbetin keyfini ve huzurunu yaşarlar.
Ben bir dev demliğim.
Bana bakarak çaylarını yudumlarken ayrı bir keyif alırlar.
Benim bir önemli özelliğim daha var:
Omuzlarımda 2011 de ilk olarak Trabzon'da yapılan (European Youth Olympic Festival) Avrupa Gençlik Olimpiyatlarının logosunu taşıyorum.
Üstelik ustam beni yaparken çok düşündü ve çok emek verdi.
Ben de ona söz verdim:
"kıyamete kadar çevremdeki tüm insanlara keyif vereceğim"
Bakırcı Ali ÇAVUŞ
KANUNİ İBRİĞİ
DÜNYA BARIŞ DEMLİĞİ
DÜNYA BARIŞ DEMLİĞİ VE
KANUNİ İBRİĞİ YUVALARININ ÖNÜNDE
DÜNYA BARIŞ DEMLİĞİ
KANUNİ İBRİĞİ
HÜRREM SULTAN İBRİĞİ
KANUNİ İBRİĞİ
SALEP KAZANI
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)